Toplum bireylerden oluşur. Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelecekleri yetişen bireyin niteliğine bağlıdır. Bu nedenledir ki toplumu oluşturan en küçük parçanın donanımı bütün parçayı etkilemektedir. Bir toplumun sadece teorik bilgiye sahip olması onu dünya çapında söz sahibi olmaya götürmez. Günümüzde artık çok yönlü birey ve toplum ön plana çıkmış; bir uzmanlık alnına sahip ama farklı becerileri de sağ cebinde taşıyor olması önem kazanmıştır.
Toplumlar geleceklerini iyi eğitimli bireyler üzerine kurmaktadır demiştik. Bu safhada özel yetenekli bireyler konunun tam içinde yer almaktadır. Özel yetenekli bir bireyi fark edebilmek akademik başarıyı fark etmekten daha zordur. Burada iki sorun ile karşılaşırız: ilki bu yetenekler nasıl tespit edilir, ikincisi nasıl bir eğitim verilmelidir. Ülkemiz eğitim sistemi bu yetenekleri eğitebilecek bir donanıma sahip değildir.
Ülkemiz eğitim sistemi irdelendiğinde akademik başarı sanatsal bilgi ve beceriden çok çok önlere çekilmiş; hayat memat meselesi haline getirilmiştir. Göz ardı edilen kısım özel yetenekli insanların bir ülkeye katacağı değerin daha fazla olmasıdır. Burada akademik başarılı yeteneklerimizi asla geriye atmıyoruz. Özel yeteneklerden biri olan sanatsal beceriler herkeste olmayan biricik yeteneklerdir. Bu yetenekler okul hayatı içinde zaten gerekli eğitimle eğitilememektedir. Yeteneği fark edilen birey yetenek sınavlarına yönlendirilmekte ve ayrıca bunun için başka bir eğitimi dışarıdan tamamlamak zorundadır. Yani bu süreç tam 18 yıl sonra bireye sunulmaktadır! Şanslı olanlar ortaokuldan sonra güzel sanatlar liselerine gidebilmekteler. Bu başlı başına bir sorun iken şu anda yetenek sınavlarında 14 bölümün kaldırılması ise akıllarda soru işaretleri ve ülkemizin geleceğine büyük bir hayal kırıklığı bırakmaktadır.
Özel yetenek alanlarına dokunulmamasını aksine bu bölümlerin nasıl daha iyi hale getirilebileceği hakkında haberler duymak istiyoruz.
